46/AHKÂF-35
(46) AHKÂF Suresi
Âyet - 35 Cüz - 1
|
32
33
34
35
|
فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ أُوْلُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِل لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِّن نَّهَارٍ بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ
AHKÂF-35 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Fasbir kemâ sabere ulûl azmi miner rusuli ve lâ testa’cil lehum, ke ennehum yevme yerevne mâ yûadûne lem yelbesû illâ sâaten min nehâr(nehârin), belâg(belâgun), fe hel yuhleku illel kavmul fâsikûn(fâsikûne).
AHKÂF-35 Ayeti Türkçe Meali: Öyleyse ulûl’azm olan resûller gibi sabret. Ve onlar için acele etme. O gün vaadolundukları şeyi (azabı) gördükleri zaman gündüzün bir saatinden fazla kalmamış gibi olurlar. (Bu) bir tebliğdir. Artık fasıklar topluluğundan başkası helâk edilir mi?
1. | fasbir | : sabret |
2. | kemâ | : gibi |
3. | sabere | : sabrettiler |
4. | ulûl azmi | : azîm sahipleri |
5. | min er rusul | : resûllerden |
6. | ve lâ testa'cil | : ve acelecilik gösterme |
7. | lehum | : onlar için |
8. | ke ennehum | : gibidir muhakkak ki onlar |
9. | yevme | : o gün |
10. | yerevne | : gördükleri |
11. | mâ | : şey |
12. | yûadûne | : vaadetti |
13. | lem yelbesû | : kalmamışlar, ikamet etmemişler |
14. | illâ | : ancak, sadece |
15. | sâaten | : bir saat |
16. | min nehârin | : gündüzden |
17. | belâgun | : bir tebliğdir |
18. | fe hel yuhleku | : artık helâk edilir mi, yıkıma uğratılır mı |
19. | illa el kavmu | : kavimden başkası |
20. | el fâsikûne | : fasık |
* Ayet Kelime sözlüğü
kurantefsiri.com sitesinden download edilmiştir.