21/ENBİYÂ-44
بَلْ مَتَّعْنَا هَؤُلَاء وَآبَاءهُمْ حَتَّى طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا أَفَهُمُ الْغَالِبُونَ
ENBİYÂ-44 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Bel metta’nâ hâulâi ve âbâehum hattâ tâle aleyhimul umur(umuru), e fe lâ yerevne ennâ ne’til arda nenkusuhâ min etrâfihâ, e fehumul gâlibûn(gâlibûne).
ENBİYÂ-44 Ayeti Türkçe Meali: Hayır, onlara da uzun gelen bir ömür boyunca onları ve babalarını, Biz metalandırdık (faydalandırdık). Arza gelip, onu etrafından nasıl eksilttiğimizi hâlâ görmüyorlar mı? Öyleyse gâlip gelenler (üstün olanlar) onlar mı?
1. | bel | : hayır |
2. | metta'nâ | : biz onları metalandırdık, faydalandırdık |
3. | hâulâi | : işte onlar |
4. | ve âbâe-hum | : ve onların babaları, ataları |
5. | hattâ | : öyle ki, hatta, oluncaya kadar |
6. | tâle | : uzun geldi |
7. | aleyhim | : onlara |
8. | el umuru | : ömür |
9. | e fe lâ yerevne | : artık, hâlâ görmüyorlar mı |
10. | ennâ | : nasıl |
11. | ne'ti | : geliyoruz |
12. | el arda | : arz, yeryüzü |
13. | nenkusû-hâ | : onu eksiltiyoruz |
14. | min etrâfi-hâ | : onun etrafından, çevresinden |
15. | e fe hum | : öyleyse, hâlâ onlar mı |
16. | el gâlibûne | : gâlip olanlar, üstün gelenler |
* Ayet Kelime sözlüğü
kurantefsiri.com sitesinden download edilmiştir.