14/İBRÂHÎM-10
(14) İBRÂHÎM Suresi
Âyet - 10 Cüz - 1
|
7
8
9
10
11
12
13
|
قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى قَالُواْ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ بَشَرٌ مِّثْلُنَا تُرِيدُونَ أَن تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَآؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
İBRÂHÎM-10 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Kâlet rusuluhum e fîllâhi şekkun fâtırıs semâvâti vel ard(ardı), yed’ûkum li yagfira lekum min zunûbikum ve yuahhırakum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), kâlû in entum illâ beşerun mislunâ, turîdûne en tesuddûnâ ammâ kâne ya’budu âbâunâ fe’tûnâ bi sultânin mubîn(mubînin).
İBRÂHÎM-10 Ayeti Türkçe Meali: Onların resûlleri şöyle dedi: “Semaları ve arzı yaratan Allah hakkında mı şüphedesiniz? Sizi, günahlarınızı mağfiret etmek için davet ediyor ve sizi belli bir zamana kadar tehir ediyor (mühlet veriyor)”. Onlar da şöyle dediler: “Siz ancak bizim gibi bir beşersiniz. Babalarımızın ibadet etmiş olduğu şeylerden bizi alıkoymak (engellemek) istiyorsunuz. Öyleyse bize açıkça bir mucize getirin!”
1. | kâlet | : dedi |
2. | rusulu-hum | : onların resûlleri |
3. | e fî allâhi | : Allah hakkında mı |
4. | şekkun | : bir şüphe |
5. | fâtırı es semâvâti | : semaları yaratan |
6. | ve el ardı | : ve arzı, yeryüzünü |
7. | yed'û-kum | : sizi davet ediyor |
8. | li yagfira | : mağfiret etmek için |
9. | lekum | : sizi |
10. | min zunûbi-kum | : günahlarınızdan |
11. | ve yuahhıra-kum | : ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor |
12. | ilâ ecelin | : bir zamana kadar |
13. | musemmen | : belirli |
14. | kâlû | : dediler |
15. | in entum | : siz, eğer iseniz |
16. | illâ | : ancak, sadece |
17. | beşerun | : bir beşer |
18. | mislu-nâ | : bizim gibi |
19. | turîdûne | : istiyorsunuz |
20. | en tesuddû-nâ | : bizi men etmek, alıkoymak |
21. | ammâ (an mâ) | : şey(ler)den |
22. | kâne | : oldu, idi |
23. | ya'budu | : ibadet ediyorlar |
24. | âbâu-nâ | : babalarımız |
25. | fe'tû-nâ | : öyleyse bize getirin |
26. | bi sultânin | : bir delil, bir sultan, bir mucize |
27. | mubînin | : beyan olunan, apaçık, açıklanmış, açıkça |
* Ayet Kelime sözlüğü
kurantefsiri.com sitesinden download edilmiştir.