17/İSRÂ-102
قَالَ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا أَنزَلَ هَؤُلاء إِلاَّ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ بَصَآئِرَ وَإِنِّي لَأَظُنُّكَ يَا فِرْعَونُ مَثْبُورًا
İSRÂ-102 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Kâle lekad alimte mâ enzele hâulâi illâ rabbus semâvâti vel ardı basâir(basâire), ve innî le ezunnuke yâ fir’avnu mesbûrâ(mesbûran).
İSRÂ-102 Ayeti Türkçe Meali: ““Andolsun bunları (9 mucizeyi), görünür bir şekilde, semaların ve arzın Rabbinden başkasının indirmediğini sen biliyordun. Ve ey firavun! Muhakkak ki ben, senin helâk olacağına kesin şekilde inanıyorum.” dedi.
1. | kâle | : dedi |
2. | lekad | : andolsun |
3. | alimte | : sen bildin, biliyordun |
4. | mâ enzele | : indirmedi |
5. | hâulâi | : bunlar |
6. | illâ | : ancak, den başka |
7. | rabbu | : Rabb |
8. | es semâvâti | : semalar |
9. | ve el ardı | : ve yeryüzü, arz |
10. | basâire | : basiretle (ibretle) görülen, görünür bir şekilde, görülmek üzere |
11. | ve innî | : ve muhakkak ki ben |
12. | le ezunnu-ke | : mutlaka seni sanıyorum, kesin şekilde inanıyorum |
13. | yâ fir'avnu | : ey firavun, ya firavun |
14. | mesbûren | : yıkılmış, helâk olmuş |
* Ayet Kelime sözlüğü
kurantefsiri.com sitesinden download edilmiştir.