18/KEHF-49
وَوُضِعَ الْكِتَابُ فَتَرَى الْمُجْرِمِينَ مُشْفِقِينَ مِمَّا فِيهِ وَيَقُولُونَ يَا وَيْلَتَنَا مَالِ هَذَا الْكِتَابِ لَا يُغَادِرُ صَغِيرَةً وَلَا كَبِيرَةً إِلَّا أَحْصَاهَا وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا
KEHF-49 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ kebîreten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ(ehaden).
KEHF-49 Ayeti Türkçe Meali: Ve kitap (hayat filmi ortaya) kondu. O zaman mücrimleri görürsün. Onun (kitabın) içindekilerden korkarlar ve “Bize yazıklar olsun. Bu kitap, nasıl ki (nasıl bir kitap ki), küçük ve büyük hiçbir şeyi sayıp hesap etmeden bırakmıyor.” derler. Ve yaptıkları şeyleri (hayat filmlerinde) hazır buldular. Ve senin Rabbin, (hiç) kimseye zulmetmez.
1. | ve vudıa | : ve kondu |
2. | el kitâbu | : kitap |
3. | fe tere | : o zaman görürsün |
4. | el mucrimîne | : mücrimler |
5. | muşfikîne | : korkanlar |
6. | mimmâ (min mâ) | : şeylerden |
7. | fî-hi | : içinde |
8. | ve yekûlûne | : ve derler |
9. | yâ veylete-nâ | : yazıklar olsun bize |
10. | mâli | : nasıl |
11. | hâzâ el kitâbi | : bu kitap |
12. | lâ yugâdiru | : ihmal etmez, bırakmaz, bırakmıyor |
13. | sagîreten | : küçük |
14. | ve lâ | : ve olmadı, olmaz |
15. | kebîreten | : büyük |
16. | illâ | : den başka |
17. | ahsâ-hâ | : onu sayıyor, hesap ediyor |
18. | ve vecedû | : ve buldular |
19. | mâ amilû | : yaptıkları, amel ettikleri şeyler |
20. | hâdıren | : hazır olarak |
21. | ve lâ yazlimu | : ve zulmetmez |
22. | rabbu-ke | : senin Rabbin |
23. | ehaden | : bir kimse |
* Ayet Kelime sözlüğü
kurantefsiri.com sitesinden download edilmiştir.