4/NİSÂ-18
وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذِينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّئَاتِ حَتَّى إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ إِنِّي تُبْتُ الآنَ وَلاَ الَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ أُوْلَئِكَ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
NİSÂ-18 Ayetinin Türkçe Okunuşu: Ve leysetit tevbetu lillezîne ya’melûnes seyyiât(seyyiâti), hattâ izâ hadara ehadehumul mevtu kâle innî tubtul âne ve lâllezîne yemûtûne ve hum kuffâr(kuffârun). Ulâike a’tednâ lehum azâben elîmâ(elîmen).
NİSÂ-18 Ayeti Türkçe Meali: Ve onlardan birine (kendilerine) ölüm gelinceye kadar seyyiat işleyenlerden (kötülük yapanlardan), “Gerçekten ben, şimdi tövbe ettim.” diyen birinin tövbesi, tövbe değildir. Ve kâfir olarak ölenlerin tövbesi de (tövbe değildir). İşte onlar, onlar için "elim azap" hazırladık.
1. | ve leyset(i) | : ve değil |
2. | et tevbetu | : tövbe |
3. | li ellezîne | : onların |
4. | ya'melûne | : yapıyorlar |
5. | es seyyiâti | : kötülük |
6. | hattâ | : ... oluncaya kadar |
7. | izâ | : olduğu zaman |
8. | hadara | : hazır oldu (geldi) |
9. | ehade- hum | : onların birine, kendilerine |
10. | el mevtu | : ölüm |
11. | kâle | : dedi |
12. | innî | : muhakkak ki ben, gerçekten ben |
13. | tubtu | : tövbe ettim |
14. | el'âne | : şimdi |
15. | ve lâ ellezîne | : ve onlara olmaz, onlar için değildir |
16. | yemûtûne | : ölürler |
17. | ve hum | : ve onlar |
18. | kuffârun | : kâfirler olarak |
19. | ulâike | : işte onlar |
20. | a'tednâ | : biz hazırladık |
21. | lehum | : onlar için, onlara |
22. | azâben | : azap |
23. | elîmen | : elîm, acı |
* Ayet Kelime sözlüğü
kurantefsiri.com sitesinden download edilmiştir.